Bazı yetişkin uğur böcekleri yaprak çürüntülerinin altında kış uykusuna yatarak kışı geçirirler.
=> AĞUSTOS BÖCEKLERİ <=
Dünya’ya gelir gelmez ötmeye başlar. Bu böcekler şarkılarını yazın çok sıcak zamanda söylerler. Çünkü Ağustos Böcekleri yalnız bir ay yaşarlar. Dişilerini yanlarına çağırmak için yalnızca erkekleri öter. Bu kendilerini dişilerine benzetmek için küçük bir serenattır.
Karınlarının üzerinde küçük bir davula benzeyen ve çınlamayı sağlayan sert ve gergin iri bir
zar vardır. Ağustos böceklerinin ötüşü keskin ve süreklidir. Ağustos böceklerinin yakınına minik mikrofonlar yerleştirilerek 158 desibellik bir ses çıkardıkları tespit edilmiştir. Bu, bir el bombasının patlamasıyla aynı değerdedir. Eğer böceğin işitme organı karnının uzağında bir kapsülün içinde korunmuş konumda olmasaydı, böcek bu yüksek sesten dolayı sağır olurdu. Bir ağustos böceği, türdeşleri gibi çok gürültücü bir böcektir. Gövdesinin kesecikleri üzerine yerleşmiş sağlı sollu iki plak vardır. Ağustos böceği, taş kadar sertleşmiş bu plakları çalarak o çok iyi bilinen sesini çıkarır. Plak, bağlı olduğu kas tarafından çekilip bırakılınca, boş bir teneke kutunun çıkardığı sese benzer bir ses oluşur. Böceğin yaptığı bu çekme-bırakma işlemi saniyede 500 kez tekrarlanır. Göğüs kalkanının karın tarafında bulunan uzantının açılıp kapanmasıyla ses yükselir veya alçalır. İnsan kulağı, saniyenin onda birinden daha kısa süreli açılıp kapanmaları, yani ses kesiklerini fark edemediği için ağustos böceğinin cızırtısı bize sürekli devam ediyormuş gibi gelir. Esnek kanatları sayesinde Ağustos böcekleri çok yönlü uçuşlar yapabilirler. Ön kanat aşağı doğru iniş esnasında düzdür; kanat damarlarında baştan sona doğru bir hat geçer. Bu, tek yönlü bir menteşe gibi kanadın dış yarısının, yukarı çıkış esnasında aşağı doğru bükülmesini sağlayarak daha geniş bir hız kazanmasını sağlar.
Kendilerine özgü, koro halindeki ötüşleriyle hemen tanınırlar. Pek az türünün ötüşü fark edilmez. Daha çok tropik ağaçlık ve çalılık bölgelerde yayılmışlardır; sıcağı çok severler. Bazı türleri çok özgün ses çıkarırlar. Bazıları koro halindeki ötüşleriyle dayanılmayacak bir gürültüye neden olur. Bazıları lokomotif gibi, bazıları da eşek anırması öterler. Ses frekansları 2000–10000 arasındadır.
Vücut Yapıları: başlarının yanlarında kuvvetli olarak çıkmış bileşik gözlere ve gözlerin arasında, üçgen şeklinde konumlanmış üç adet nokta göze sahiptirler. bu özellikleri ile dahi alttakıma bağlı diğer familyalardan kolaylıkla ayrılır. Gözlerinin arasında ikisi iri kaide, beş kamçı segmentinden oluşmuş iki küçük anten bulunur. İleriye doğru belirgin olarak çıkmış baş plakası enine kıvrımlar ve çizgilerle donatılmıştır. Yüzün alt kısmından çıkan emici hortum dinlenme sırasında ön kalçaların arasındaki bir oluğa yatırılır. Kuvvetli göğüs sergmentine bağlı, hemen her zaman abdomen ucunu geçen, zarımsı, az damarlı kanatların, boyuna damarları, kanat kenarı boyunca uzanan bir damar ile birleşmiştir; böylece kanadın kenarları serbest damarlardan yoksundur. Dinlenme sırasında kanatlar abdomenin üzerinde çatı şeklinde durur ve kanatların arka kenarı orta göğsün sırt kısmında dar bir yarık bırakacak şekilde bir araya gelir. ön ve arka kanatlar aynı şekildedir ve zarımsı yapıdadır. Normal yapılı arka ve orta bacaklara karşın, femur kısmı genişlemiş ön bacaklar diken taşır. Tarsuslar önde tırnak taşırlar. Abdomen ucuna bakılınca erkekler hemen tanınır; çünkü daha büyük yapılı dişiler her zaman bir ovipositor taşırlar